BENGÜL EDEBİYAT / SANAT
  mustafa aslan'ın 'küba' ile ilgili yazıları
 

 


HAVANA’DA TÜRK TUTKUSU 1898

 

Havana’da Türk Tutkusu Türkiye’de de görev yapmış Kübalı diplomat Ernesto Gomez Abascal’ın kaleminden çıkmış bir roman. Yapıtta Küba’nın kurtuluşu ekseninde Osmanlı’dan başlayarak günümüzde de güncelliği olan birçok konuyu içermektedir.

 

GİRİT VE KÜBA

 

Yapıt II:Abdülhamit döneminde Girit sorununa bir çözüm bulmak için Küba’ya gönderilen görevli Ahmet Paşa’nın yaşadıklarını anlatmaktadır. Ahmet Paşa Amerika üzerinden Küba’ya  geçiyor. Burada Küba’nın içinde bulunduğu durumla ilgili olarak bilgi ediniyor. İspanya’nın sömürgesi durumundaki Küba’daki insanların bağımsızlık konusunda kararlı olduğunu görüyor, Havana’ya ulaştığında. Oysa İspanya Küba’ya özerklik vermeyi düşünmektedir, Amerikan müdahalesini önlemek için. Oysa bu çok geç verilmiş bir karardır. İspanya çok uzak olduğu Küba’daki özgürlük ateşini söndüremez.

Kahramanımız Ahmet Paşa Küba ve Girit arasında birçok farklılıklar olduğunu görür, İstanbul’a rapor eder. Açıkça özerkliğin Kübalıları kandıramayacağını, İspanya’nın buraya çok uzak, Amerika’nın ise yakınlığını belirtir. Bir Amerikan müdahalesinin burada onaylanmayacağını yazar. Yazdıklarının doğru olduğunu yaşayarak görür.

Kahramanımız gönderdiği raporlarda Küba ve Girit’in koşullarının çok farklı olduğunu bildirir. Çünkü Giritliler Yunanistan’a bağlanmak istemektedir. Oysa Kübalılar bağımsızlığı yeğlemektedir. İspanya Küba’ya çok uzaktır. Girit ise Osmanlının uzağında bir yer değildir. Bu görüşü Bab-ı Ali tarafında dikkate alınır. Ahmet Paşa İstanbul’a geri çağrılır.

 

“Durum Girit’tekinden çok farklıdır, söz konusu olan başka bir sahne, başka etkenler ve başka tarihtir. İki adayı karşılaştırmanın mümkün olduğunu sanmıyorum. Milli nüfus yani Kübalılar ne başka bir ülkeye bağlı olmak ne de başkalarının hakimiyetini desteklemek için savaşıyorlar, onlar tam bağımsızlık için savaşıyorlar ve …” (s.249)

 

FİLİSTİN SORUNU

 

II. Abdülhamit’in özel yaşamına da romanın ilk bölümünde haremine kadar girilir. Kişisel özelliklerinin verilmesinin yanı sıra Filistin toprağını satmamsı konusunu gündeme getirir. Yahudilere değil, siyonizme karşıdır alınan tavır. Hatta siyonizmin kurucusu Theodor Herz’i  (Kimi araştırmacılar 1896’dan 19 Mayıs 1901’e kadar görüştüğünü belirtmekteler.)II. Abdülhamit’in kovduğu söylenmekte, bir kısım araştırmacılara göre. Ne olursa olsun Yahudilere toprak satışı yapılmamış yasaklanmıştır.  “Aslen oralı olmayanların o bölgede toprak edinmesi” yasaklanır.

 

 

AMERİKA

 

Abascal, Havana’da Türk Tutkusu adlı romanda Küba sorunu anlatılırken Avrupa’dan söz etse de asıl aktörlerden birisi de Amerika’dır. Çünkü Amerika Küba’ya oldukça yakındır. Ekonomik ilişkiler açısından önemli bir yere sahiptir. Kendisine oldukça yakın bir ülke olan Küba Amerika’nın ağzını sulandırmaktadır. Kübalıların İspanya ile ipleri kopardığının ayırdındadır. Bir şekilde bu ülkeyi elde etmeyi planlamaktadır. Çünkü ekonomik öneminin yanında stratejik konumu daha da dikkate değerdir Küba’nın.

 

Amerika gerekirse parayla satın almak niyetindedir Küba’yı, daha önce satın aldığı yerler gibi. Çünkü Amerika da bugün önemli sayılan toprakları parayla aldığını vurgular, yapıt.

 

“…Şu anda içinde bulunduğumuz Florida da İspanya’ya aitti, baskı altında bize satmak zorunda kaldılar.Aynı şekilde Louisiana’yı da elde ettik ve Alaska’yı Ruslardan satın aldık. (…) Bu ülkenin kurucularından olan Thomas Jefferson neredeyse yüzyıl önce  Küba Adası’nın Birleşik Devletleri’nin bir parçası olması gerektiğini söylemişti.” (s.147)

 

İSTANBUL-NEW YORK-HAVANA

 

Havana’da Türk Tutkusu’nun ilk iki bölümünde İstanbul’un önemli bir yer tuttuğunu görüyoruz uzam olarak. O yıllardaki İstanbul’un yaşayışından izler bulabiliyoruz. Ekim 1897’nin İstanbul’una yer verir yapıtta.

 

“Gemi yavaş yavaş yaklaşıp Avrupa yakasında, Haliç’in girişi civarındaki büyük limanın çok yakınındaki Karaköy İskelesi’ne yanaştığında gün doğuyordu. Ahmet geminin merdiveninden indi ve Beşiktaş’a giden kayıkların hareket ettiği dalgakırana yöneldi. “(s.44)

 

İstanbul’dan başka Selanik, Konya, New York ve Havana öne çıkan kentler arasındadır.

Yapıtta, kahramanımız Ahmet Paşa’nın gözüyle önce İstanbul New York karşılaştırılması yapılır. New York değişik kültürleri barındıran İstanbul’dan daha kozmopolittir, ruh olarak da farklıdır. Ekonomik gelişme içerisinde bulduğu kentin ahlaki temellerini zayıf ruhsal ve kültürel olarak geri bulur.

 

“...Belki Pera’ya benziyordu ama onun birkaç kez büyütülmüş haliydi, öte yandan ruhu da oldukça farklıydı;burada daha fazla enerji, daha fazla canlılık, hatta çok daha fazla saldırganlık ve iktisadi çekişme vardı.” (s. 109)

 

Kahramanımız Havana’yı küçük bir İstanbul’a benzetir. Tek bir fark vardır: İstanbul’daki camilerin yerini burada kiliseler almıştır.

 

“.. Limana girişi sağlayan kanalı güçlü surlar ve kalelerle korunan Boğaziçi’ne benzetti. Boğaz’ın Marmara tarafındaki girişinde de aynı şekilde böyle bir deniz feneri bulunmaktaydı.” (s.184)

 

Abascal’ın Havana’da Türk Tutkusu adlı yapıtı günümüz gerçeklerine ışık tutan, yol gösterici bir yapıt niteliğindedir. Yazınsal tür olarak roman meraklıların yanında politika ve toplumbilim alanlarına ilgi duyanlara da söyleyeceği çok şey olduğuna inanıyorum.

 

 

 * Ernesto G. Abascal, Havana’da Türk Tutkusu, Çevirenler:Mehmet Necati Kutlu, Ceren Karaca, II. Basım:Mart 2009, Everest Yayınları, İstanbul

 

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol