BENGÜL EDEBİYAT / SANAT
  mustafa aslan'ın selim ileri ile ilgili yazıları-2
 

İSTANBUL, İLK ROMANIMDA LEYLAK

İstanbul, İlk Romanımda Leylak, Selim İleri’nin İstanbul sevgisine ilişkin yazılarını topladığı yapıtının adı. Yapıtta İstanbul’un dünden bugüne kaybettikleri ve bu kente bir şeyler katanları vermiş, yazar.

İstanbul’a can verenler

Selim İleri İstanbul’u dünden bugüne verirken bütünüyle sanat eserlerinden ve yazarlardan/sanatçılardan yola çıkmış. Başta çevre konusunda dikkatimizi çeken Hüseyin Rahmi Gürpınar olmak üzere yapıtta adı geçen sanat insanı ve sanat yapıtının sayısı oldukça kabarık. Kimileyin bir ressam ve resim Malik Aksel ya da Neriman Oyman gibi; kimleyin de, bir şair ve şiirden Yahya Kemal ya da Edip Cansever gibi yola çıkarak okura sunmuş, bu güzel kentin eski yıllarını. Yazar, İstanbul’a zihinsel gücünün sınırlarını çizmeden veren insanlar arasında Zonaro gibi yabancıları da eklemiş.

Yazın/sanat türleri arasında bir sınır çizmeyen yazarın andığı adlar arasında suçu insanlardan çok zamanın unuttuğunu söylediklerimiz de var. Selim İleri bir değerbilirlik yaparak bir kez daha kayda geçirmiş, İstanbul, İlk Romanımda Leylak adlı yapıtında. İstanbul’la ilgili okunması incelenmesi gereken yapıtların bir listesini oluşturabilirsiniz, bunları not ederek okuduğunuz da.

Tiyatroyu, sinemayı ve mimariyi bu işin dışında tutsaydı cılız kalacaktı doğru dürüst beslenemeyen canlılar gibi. Türkan Şoray, Aliye Rona, Ayhan Işık, Gazanfer Özcan, Yıldız Kenter, Turgut Cansever… adları geçmese yapıt bir yerlerinden tamamlanmayı bekleyecekti hep, bence.

Küreselleşme ve edebiyat tarihimiz

Selim İleri, İstanbul, İlk Romanımda Leylak adlı yapıtında güzeller güzeli bir kentin dünü ve bugününü tanıklıklarını da ekleyerek sanat/sanatçı desteğiyle inandırıcı bir biçimde anlattığı yapıtında edebiyatımızın nereden nereye geldiğini de aktarıyor.

İleri açıkça yazmasa da Cahit Uçuk’un okura sunduğu çığlık çok önemlidir: Edebiyatın gündelik yaşamın içinden çıktığı gerçeği. Yapıtı, sanatçıyı daha doğrusu insanı şeyleştirme ereğini taşıyan küreselleşme saldırısının amacı edebiyatı günlük yaşamın içinden çıkarmaktan başka ne olabilir?

Selim İleri, edebiyattan gündelik yaşamı kapı dışarı ettirilmesine İstanbul, İlk Romanımda Leylak’da edebiyatımızın Cumhuriyet’ten bu yana bölümünü eleştirel bir yaklaşımla sunmanın yanında Cahit Uçuk’un attığı çığlığı her sayfada atmaktadır, edebiyatımız için.

Siyasal tarihimiz, batılılaşma

İleri’nin İstanbul sevgisini birçok yapıtında itiraf ettiği gibi bu yapıtında duyuyoruz, tümcelerinden. Ancak, İleri edebiyat ve siyasal tarih bağlantısını hor görenlerden değil. Ayrıca yazdıklarına katılmasak da, en çetrefilli siyasal tarihimizle ilgili konuyu rahat okunur bir şekilde sunuyor. Samim Kocagöz’ün Yılan Hikayesi’nin adını 1950’li yıllardaki siyasal bölünmüşlük günlerini duyumsamamız için salık veriyor, yazar.

İstanbul gibi bir güzeli üzen gözyaşları döktüren yıllar arasında DP hükümetini gösterirken batılılaşma yolunda atılan adımların yere sağlam basıp basmadığını da içtenlikle okurla paylaşıyor.

İleri’nin yapıtı, İstanbul’un ve insanımızın dünden bugüne değiştirdiği “kültür gömleği”nin bir yazılı belgesidir, güzel resimlerle bezenmiş. Unutmadan söylemem gerek, bu yapıt bir geçmişe özlem ya da ağıt kitabı değildir. Bir kentin yanı sıra edebiyatımızın ve ülkemizin geçmişiyle ilgili saptamaların yapıldığı bir incelemenin ürünüdür, İstanbul, İlk Romanımda Leylak.

Selim İleri, İstanbul, İlk Romanımda Leylak, I.Basım:Ekim 2009, Everest Yayınları- İstanbul
 
 
 
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol