BENGÜL EDEBİYAT / SANAT
  mustafa aslan'ın gladyatör'le ilgili yazıları
 


 

 


Gladyatör

 

Vecdi Çıracıoğlu’nun  37 kez milli forma giymiş futbolcumuz Metin Kurt’un anılarını ölümsüzleştirdiği  yapıtın adı Gladyatör. Kitap, Metin Kurt’un yaşamının1968-1976 yıllarını kapsayan bölümünün anlatımının yanında, dünden bugüne ülkemizde futbol ve futbolumuzun sorunlarını irdelemekle kalmıyor sporun toplum için önemini de nedenleriyle açıklıyor.

 

Futbolcu ve sendika

 

Metin Kurt futbola başladığı ilk günden itibaren onurlu duruşuyla dikkatimizi çekiyor. Bir hayvan gibi alınıp satılan, yönetimdekilerce bir çocuk gibi azarlalar, aşağılan, haksızlığa uygulamaları normalmiş gibi yaparlar.

 

Aileden sosyalist kültürün içinde yetişen Metin Kurt’un insana yakışmayan muamelelere sessiz kalması beklenemezdi. “Spartaküs İsyanı”na benzettiği Galatasaray’daki başkaldırısı… Zaten kitaba ikinci ad olarak "Futbol Arenalarında Bir İsyan'ın Hikayesi" boşu boşuna verilmemiş.

Sporcu bireysel çıkış yerine örgütlü güç olmanın gerekliliğine inanmaktadır. Sendika ve dernek kurma çalışmaları bunun en iyi örneğidir.

 

Metin Kurt arkadaşlarıyla Profesyonel Futbolcular Sendikası’nı kurar. Ama daha sonra görür ki, bu sendika futbolcuların sorunlarını çözmekten çok uzaktır. Yeni bir oluşum, yeni bir örgütlenme dayatmaktadır. Amatör Sporcular Derneği’ni kurar, arkadaşlarıyla. Metin Kurt’un umudu bu dernektedir. Dişe dokunur önemli etkinliklerde bulunurlar.

 

 

Doping

 

Metin Kurt futbol yaşamı boyunca karşılaştığı dopingden de söz ediyor, bütün içtenliğiyle. Yetkili kişilerin tanıklıklarını aktarıyor, futbolun vebası dediği doping konusunda. Amatör kümedeki maçları doping savaşları olarak adlandırıyor. Ülkemizde futbolcu çıkmamasının nedenini de bu “vebaya” bağlıyor. Okuduğunuzda belki bu kadarı da olmaz diyebilirsiniz.

Doping konusu öyle dallanıp budaklanmış ki, Metin Kurt, TBMM  şike, şiddet ve haksız rekabet savlarını araştırmak üzere kurulan Meclis Araştırma Komisyonu’nun çarpıcı savları gündeme aldığını belirtiyor.

 

“Türkiye Doping Kontrol Merkezi Başkanı Prof. Dr. Aytekin Temizer, komisyon üyesi milletvekillerine, 1971-74 yıllarında Galatasaraylı futbolculara doping ilacı verildiğini ileri sürdü.” (s.283)

 

Doping başlangıçta futbolcuya hoş geliyor. Ama sonra? Futbolcunun içinin boşalmasını yaşamının sonlanmasına neden oluyor doping. Metin Kurt ölen arkadaşlarından da söz ediyor.

 

“Sporcunun kanser olması dopingden geçer.Daha çok sporcu, futbolcu arkadaşlarım var bu illetten muzdarip olan. Genç yaşta Yusuf Ağabey (Tunaoğlu), Candan Tarhan… Bunlar 48-50 yaşlarında erkenden vefat ettiler .Vefatlarının kökeni dopindir.” (s.234)

 

Bilinenin tersine onun doping formülü (İlaç filan değildir.)  ise şudur: “1-Ciddiyet,2-Sadakat,3-Forma aşkı, 4-Karşılıklı itimat  ve sevgi, 5-Profesyonel hayat düzeni.” (s.137)

 

 

 

Futbol ve Fetullah

 

 

Metin Kurt 12 Eylül darbesinin spor politikasını FBI’nın belirlediğini belirttikten sonra sporda bir örgütlenme istenmediğini dile getiriyor. Türkiye’de sporu finanse eden belediyelerin çoğunun tarikatçı olduğunu, özellikle de Gülen Cemaati’nin egemenliğini son bölümlerde anlatmaktadır.

 

“Sporda örgütlenmek Gülen’le birlikte kolaydır ama Gülen’le birlikte örgütlenecek sporcu örgütü, bir sporcu örgütü olmaktan çok sporcu tarikatı olur.” (s.302)

 

Futbolu bilmeyen yazarlar

 

Metin Kurt da birçok spor adamı gibi spor basınına karşı cephe almak zorunda kalmıştır. “Paralı kalemler” adını verdiği   dışarıdan yönetilen ve sporu bilmeyen kimi spor yazarları sporcuları yönlendirmeye onlar üzerinde egemenlik kurmaya çalışıyorlar. Kurt’un, gerçek bir sporcunun yapacağı gibi “sahte” spor basınını hizaya çekmeye çalıştığını görüyoruz.

 

“Yazdığım bildiride spor basınını dar görüşlü ve yıkıcı olmakla suçladıktan sonra, dönemin ünlü kalemşorlerine, “Yalnızca İtalya ile mücadele etmek istiyoruz.,” sözleriyle açıkça meydan okumuştum.” (s.163)

 

Görüşleri

 

Gladyatör, yalnızca Metin Kurt’un 1968-1976 yıllarını kapsayan bir anı kitabı değil, aynı zamanda  futbol üzerine görüşlerin okuyucuyla paylaşıldığı bir yapıt. Karşımızda futbolcunun yanı sıra düşünce üreten, sorgulayan bir Metin Kurt’la çıkıyor. Son bölüm özellikle görüşlerini aktarmada bir yoğunluk taşımaktadır, önceki bölümlere göre.

 

“Kitle kulüpçülüğü uygulamasının sermayeye daha çekici gelmesinin ardında şu gerçekler yatmaktadır. Spor etkinliklerinde kamu yararı gözetiliyor iddiası ortalığı tozu dumana katmakta, sonuçta belediyeler, valilikler, emniyet amirlikleri kolayca devreye sokularak gerektiğinde gizli yönetim ağalarının şahsi işlerinde kullanılabilmektedir. (s. 303)

 

Spor ve halk, spor ve ahlak, profesyonel futbolun geri kalış nedenleri, azgelişmişlik ve futbol, kitlenin boşaltılması ve futbol, spor ve örgütlenme, futbolda tarikatlaşma, futbol ve ekonomi, spor medyası ve tiraj kaygısı, spor ve emperyalizm, yabancı sporcu sorunu, cemaatler ve spor kulüpleri, gladyatörler ve futbolcular…

Futbol ülkemizde, bugün bir iştir, spor değildir görüşünü dile getirdiği 19 Kasım 1975’te bir gazetenin düzenlediği “Büyük Futbol Formu’nda, “Profesyonel futbol Türkiye’de bir yutturmacadır. Herkes spor kisvesi altında çıkarcıdır. İlk önce bu düzene bir son verilmelidir.” (s.236)  gibi görüşler öne sürdü.

 

Vecdi Çıracıoğlu, değerli bir futbolcumuzun anılarını hiç sıkılmadan okuyabileceğimiz bir tatlılıkta kaleme almış. Futbolumuzun bugününü anlamak, yarınını görebilmek için Gladyatör kesinlikle okunması gereken yapıtlardan birisidir.

 

*Vecdi Çıracıoğlu, Gladyatör (Futbol Arenalarında Bir İsyan'ın Hikayesi), I.Basım:Eylül 2009, Everest Yayınları-İstanbul

 



Gladyatör

 

Vecdi Çıracıoğlu’nun  37 kez milli forma giymiş futbolcumuz Metin Kurt’un anılarını ölümsüzleştirdiği  yapıtın adı Gladyatör. Kitap, Metin Kurt’un yaşamının1968-1976 yıllarını kapsayan bölümünün anlatımının yanında, dünden bugüne ülkemizde futbol ve futbolumuzun sorunlarını irdelemekle kalmıyor sporun toplum için önemini de nedenleriyle açıklıyor.

 

Futbolcu ve sendika

 

Metin Kurt futbola başladığı ilk günden itibaren onurlu duruşuyla dikkatimizi çekiyor. Bir hayvan gibi alınıp satılan, yönetimdekilerce bir çocuk gibi azarlalar, aşağılan, haksızlığa uygulamaları normalmiş gibi yaparlar.

 

Aileden sosyalist kültürün içinde yetişen Metin Kurt’un insana yakışmayan muamelelere sessiz kalması beklenemezdi. “Spartaküs İsyanı”na benzettiği Galatasaray’daki başkaldırısı… Sporcu bireysel çıkış yerine örgütlü güç olmanın gerekliliğine inanmaktadır. Sendika ve dernek kurma çalışmaları bunun en iyi örneğidir.

 

Metin Kurt arkadaşlarıyla Profesyonel Futbolcular Sendikası’nı kurar. Ama daha sonra görür ki, bu sendika futbolcuların sorunlarını çözmekten çok uzaktır. Yeni bir oluşum, yeni bir örgütlenme dayatmaktadır. Amatör Sporcular Derneği’ni kurar, arkadaşlarıyla. Metin Kurt’un umudu bu dernektedir. Dişe dokunur önemli etkinliklerde bulunurlar.

 

 

Doping

 

Metin Kurt futbol yaşamı boyunca karşılaştığı dopingden de söz ediyor, bütün içtenliğiyle. Yetkili kişilerin tanıklıklarını aktarıyor, futbolun vebası dediği doping konusunda. Amatör kümedeki maçları doping savaşları olarak adlandırıyor. Ülkemizde futbolcu çıkmamasının nedenini de bu “vebaya” bağlıyor. Okuduğunuzda belki bu kadarı da olmaz diyebilirsiniz.

Doping konusu öyle dallanıp budaklanmış ki, Metin Kurt, TBMM  şike, şiddet ve haksız rekabet savlarını araştırmak üzere kurulan Meclis Araştırma Komisyonu’nun çarpıcı savları gündeme aldığını belirtiyor.

 

“Türkiye Doping Kontrol Merkezi Başkanı Prof. Dr. Aytekin Temizer, komisyon üyesi milletvekillerine, 1971-74 yıllarında Galatasaraylı futbolculara doping ilacı verildiğini ileri sürdü.” (s.283)

 

Doping başlangıçta futbolcuya hoş geliyor. Ama sonra? Futbolcunun içinin boşalmasını yaşamının sonlanmasına neden oluyor doping. Metin Kurt ölen arkadaşlarından da söz ediyor.

 

“Sporcunun kanser olması dopingden geçer.Daha çok sporcu, futbolcu arkadaşlarım var bu illetten muzdarip olan. Genç yaşta Yusuf Ağabey (Tunaoğlu), Candan Tarhan… Bunlar 48-50 yaşlarında erkenden vefat ettiler .Vefatlarının kökeni dopindir.” (s.234)

 

Bilinenin tersine onun doping formülü (İlaç filan değildir.)  ise şudur: “1-Ciddiyet,2-Sadakat,3-Forma aşkı, 4-Karşılıklı itimat  ve sevgi, 5-Profesyonel hayat düzeni.” (s.137)

 

 

 

Futbol ve Fetullah

 

 

Metin Kurt 12 Eylül darbesinin spor politikasını FBI’nın belirlediğini belirttikten sonra sporda bir örgütlenme istenmediğini dile getiriyor. Türkiye’de sporu finanse eden belediyelerin çoğunun tarikatçı olduğunu, özellikle de Gülen Cemaati’nin egemenliğini son bölümlerde anlatmaktadır.

 

“Sporda örgütlenmek Gülen’le birlikte kolaydır ama Gülen’le birlikte örgütlenecek sporcu örgütü, bir sporcu örgütü olmaktan çok sporcu tarikatı olur.” (s.302)

 

Futbolu bilmeyen yazarlar

 

Metin Kurt da birçok spor adamı gibi spor basınına karşı cephe almak zorunda kalmıştır. “Paralı kalemler” adını verdiği   dışarıdan yönetilen ve sporu bilmeyen kimi spor yazarları sporcuları yönlendirmeye onlar üzerinde egemenlik kurmaya çalışıyorlar. Kurt’un, gerçek bir sporcunun yapacağı gibi “sahte” spor basınını hizaya çekmeye çalıştığını görüyoruz.

 

“Yazdığım bildiride spor basınını dar görüşlü ve yıkıcı olmakla suçladıktan sonra, dönemin ünlü kalemşorlerine, “Yalnızca İtalya ile mücadele etmek istiyoruz.,” sözleriyle açıkça meydan okumuştum.” (s.163)

 

Görüşleri

 

Gladyatör, yalnızca Metin Kurt’un 1968-1976 yıllarını kapsayan bir anı kitabı değil, aynı zamanda  futbol üzerine görüşlerin okuyucuyla paylaşıldığı bir yapıt. Karşımızda futbolcunun yanı sıra düşünce üreten, sorgulayan bir Metin Kurt’la çıkıyor. Son bölüm özellikle görüşlerini aktarmada bir yoğunluk taşımaktadır, önceki bölümlere göre.

 

“Kitle kulüpçülüğü uygulamasının sermayeye daha çekici gelmesinin ardında şu gerçekler yatmaktadır. Spor etkinliklerinde kamu yararı gözetiliyor iddiası ortalığı tozu dumana katmakta, sonuçta belediyeler, valilikler, emniyet amirlikleri kolayca devreye sokularak gerektiğinde gizli yönetim ağalarının şahsi işlerinde kullanılabilmektedir. (s. 303)

 

Spor ve halk, spor ve ahlak, profesyonel futbolun geri kalış nedenleri, azgelişmişlik ve futbol, kitlenin boşaltılması ve futbol, spor ve örgütlenme, futbolda tarikatlaşma, futbol ve ekonomi, spor medyası ve tiraj kaygısı, spor ve emperyalizm, yabancı sporcu sorunu, cemaatler ve spor kulüpleri, gladyatörler ve futbolcular…

Futbol ülkemizde, bugün bir iştir, spor değildir görüşünü dile getirdiği 19 Kasım 1975’te bir gazetenin düzenlediği “Büyük Futbol Formu’nda, “Profesyonel futbol Türkiye’de bir yutturmacadır. Herkes spor kisvesi altında çıkarcıdır. İlk önce bu düzene bir son verilmelidir.” (s.236)  gibi görüşler öne sürdü.

 

Vecdi Çıracıoğlu, değerli bir futbolcumuzun anılarını hiç sıkılmadan okuyabileceğimiz bir tatlılıkta kaleme almış. Futbolumuzun bugününü anlamak, yarınını görebilmek için Gladyatör kesinlikle okunması gereken yapıtlardan birisidir.

 

*Vecdi Çıracıoğlu, Gladyatör, I.Basım:Eylül 2009, Everest Yayınları-İstanbul

http://yazarmustafaaslang.tr.gg 

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol