BENGÜL EDEBİYAT / SANAT
  mustafa aslan'ın hollywood'u kapattığım gün'le ilgili yazıları
 

 


 


HOLLYWOOD’U KAPATTIĞIM GÜN


Alev Alatlı’nın Hollywood’u Kapattığım Gün, Amerika’yı daha iyi anlamamıza yardımcı olabilecek yapıtlardandır. Yapıt Kaan Aktan’la karşılıklı söyleşi havasında geçiyor. Zaman zaman karşıdaki kişiyle konuşuyor, anlattığı konuyu daha da açabilecek bir soruyla sonlandırdığı.Amerika konusunda çok kitap yazıladı. Bundan sonra da yazılacaktır. Hollywood’u Kapattığım Gün’ün bana göre, onlardan iki yönden ayrılıyor: Birincisi Hoolywood üzerinden Amerika’yı anlatması. İkincisi deneme türünde yazarın kullandığı teknik açısından dikkat çekicidir. Düz anlatıp konuyu aktarmak yerine karşısındakiyle söyleşiyormuş havasında olması rahat okunurluğunu sağlıyor, kitabın. Hatta okur, yazarın kendisiyle söyleştiğini/konuştuğunu düşünerek, bu konuda yeni üretimlere yönelebilir ya da…
 
Amerika’nın suçları
 
Suç ve cinayet oranının oldukça yüksek olduğu Amerika’nın bugün bilinen belli başlı kentlerinin adlarının nasıl değiştirildiği ve sahiplerinin elinden nasıl alındığı konusunda okuru bilgilendiriyor. Kızılderili katliamını, doğanın hoyratça yağmalanması...


 


“Tahmin edeceğin gibi, Kaliforniya diye bilinen bölge, aslında Kızılderililerin memleketi. Eyaletin turistik tarihine inanmak caizse…” diye başka yerleşim yerlerinin de gerçekte kimlere ait olduğunu belirtiyor. “Aztekler bunlardan biri. Meksika vadisindeki başkentleri Tenoçtitlan, ki bugünün Mexico City’si oluyor…” (s.5)


 


Alev Alatlı, Hoolywood üzerinden Amerikan tarihine bağlı olarak dünyadaki önemli gelişmeleri değerlendiriyor. Son yirmi beş yılda… Hemen her önemli gelişmelerin içindeki dört yüz gazeteci. CİA adına çalışıyor. Bunlar bu gizli servisin kayıtlarına göre. Bugün sıkça duyduğumuz CİA hesabına çalışan yazar ve gazeteciler sözü bizi daha eskilere götürüyor.


 


Darvin ırkçılığın kuramcısı mı?


 


Alev Alatlı, Amerikan kültüründe seksin, şiddetin ve motorlu araçların iç içeliğini pek çözmediğini belirtse de, tarihi ile ırkçılığın tarihi arasında paralelliği iyi kuruyor. Hatta, Amerikan tarihini bilmek demek bir yerde ırkçılığın tarihini de bilmek demektir. Bu çerçevede ırkçılığın kuramcısı olara olarak Darvin’i görüyor. Türlerin Kökeni adlı yapıtını kaynak olarak gösteriyor. Irkçı oluşumların çıkış noktası olarak da Darvin’i işaret ediyor.Amerikan tarihinde önemli bir yer tutan Klu klux Klan’ın kuruluşunu Darvin’e dayandırarak sinemadaki yansımalarını irdeliyor. Aslında bu örgütün tarihini bilmek demek Amerika’nın tarihini de bilmek demektir. Üzerine hiçbir sorumluluk almayan gizli servise bağlı her alanda gizli örgütlenmelerin olduğu Hollywood sayesinde bunları imrenilecek bir şeymiş gibi gösterdikten sonra elbette çeteler filmlerde halkın bir sorunu haline getirilmesinden başka bir şey düşünülemezdi.


 


“Savaşların en erdemlisi vahşilerle yapılan savaştır” diyen Nobel Barış Ödülü ve şeref madalyası sahibi “Roosevelt’e göre, beyaz ve tercihen Germen kökenli halklardan oluşan “medeniyet cephesi” ile Kızılderililerden oluşan “vahşet cephesi” arasındaki ırksal mücadele yadsınamayacak bir mücadeledir:” (s.34) Bu tümceler ırkçılığın meşrulaştırılması değil de nedir?


 


Yeşil kart havucu


 


Yapıt sadece Hollywood’u irdelemiyor. Bu alana bağlı olarak gazete dergi, çizgi romana hatta oyuncak sektörüne kadar girmekle kalmıyor. Bunlarla yaratılan Amerikan rüyasıyla Amerikan vatandaşlığının bir havuç olduğu gerçeğine işaret ediyor. Afganistan ve Irak’taki Amerikan askerlerinin içinde Amerikan vatandaşı olmayan, ana yeşil kart bekleyen çok insan olduğunu öğreniyoruz. Sadece Afganistan ve Irak mı? Amerika dünyanın her yerinde bu tip insanları ateşe sürüyor, ucuz işgücü buluyor yeşil kart havucunu kullanarak.“…Şubat 2008 itibariyle, Amerikan ordusunda 20 binden fazla Amerikan vatandaşı olmayan, yeşil kart sahibi asker vardı. Bunların 4 bin küsuru Irak ve Afganistan cephelerinde savaşıyorlardı.” (s.14)


 


Nesneleşme ve sövgü


 


Yapıt Amerika’nın filmlerde yansıtılanla gerçekte olanı da birçok konuda veriyor. Alatlı’nın Katolik kilisesinin emperyalizmin koltuk değneklerinden olduğunu belirttiği yapıt Amerikan tarihinin en matrak dönemi olarak gördüğü Prohibition döneminde içki yasağı getirildiğini de ekliyor. Yasağı dinleyen kim? Alkol tüketimi artıyor. Bunun kaçakçılığından yeni yeni zenginler türüyor.Amerika tarihi için birçok adlandırma yapılabilir. Nesneleşme, ırkçılık, soykırım ya da küfür tarihi demek fazla bir abartı sayılmaz. Çünkü sonuçta Hollywood ne 1929 krizini ne de Paylaşım Savaşları’nı takıyor. Seri üretime devam ediyor. Buna artistler ve aktrisler de dahil. Dillerden düşürülmeyen Rüzgar Gibi Geçti, Amerika’da sövgüyü yadırganmaktan çıkarmaya yönelik önemli adım atan bir filmdir.


 


Alatlı, Amerika'daki kadınların durumuna oldukça geniş yer vermiş. Amerika’daki kadın New Women, Cinsel Devrim filan derken yalnız kadını değil erkeği yani insanı insanlıktan çıkararak şeyleştirmiş, haz nesnesi durumuna getirmiş.



Alev Alatlı’nın görüşlerinden kimilere katılmayabilirsiniz, ama Hollywood’u Kapattığım Gün yalnız toplama ve made in Hollywood bir ülke olan Amerika’yı anlamak için değil, aynı zamanda dünyada yaşanılanları ve gelecekte olacaklara ışık tutan bir yapıt olarak okunmalı.


 

 


 

Alev Alatlı’nın Hollywood’u Kapattığım Gün (Deneme) I. Basım:Haziran 2009, Everest Yayınları- İstanbul

http://yazarmustafaaslang.tr.gg/ den alınmıştır.
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol